26 Haziran 2012 Salı

Sigara

Herşey güneşli bir yaz akşamı vakitlerinde, sessiz sakin ve dar sokaklarda ilerlerken aniden çişimin gelmesiyle başladı.

Stada doğru gidiyordum, zira takımımın maçı vardı. Heyecanlıydım, sezonun ilk maçıydı ve ben aylardır görmediğim bazı arkadaşlarımla yine futbol ve takım sevgisi şemsiyesi altında bir araya gelecektim. Evden çıkalı epey olmuştu ve dar sokaklarda hızla yürüyerek vapura yetişmeye çalışıyordum. Geç kalmıştım ve üzerimde yıllardır giyilmekten renkleri solmuş bir forma vardı, ki bu bile zaten beni yeterince strese sokmaya yetiyordu. Zira rakip takımın semtinin tam ortasındaydım.

Mesanemden gelen mesajın şiddeti hızla artıyordu. Ne vapura yetişebilecektim ne de eve. Ne yapayım ne yapayım derken, etrafta kimse olmamasını fırsat bilip bir çıkmaz sokaktaki iki metrelik metruk duvarı gözüme kestirdim. Hemen duvarın arka tarafına geçtim ve açtım fermuarı. Erkek olmanın getirdiği bir artı durum olarak ayakta rahatlarken, aynı anda duvara da adımı yazmaya başladım. Arial karakterinde, italik ve bitişik yazarken, kendimi bu edebi yazı yazma işine o kadar çok kaptırmışım ki, ağzımdaki sigaranın yanan külünün tam da iki elimle tuttuğum şeyin üzerine düştüğünü farkedemedim...

Bir anda şimşek çakması, bir parlama, henüz kararmamış günün ortasında yıldızlanmalar, tepemde uçuşan kuşlar... Gözlerden gelen yaşlar.

Ben en büyük acıyı diş ağrısı ya da böbrek ağrısı olarak bilirdim. Değilmiş efendim. Böyle bir acı tarifi yok. Hani derler ya, Allah düşmanımın başına vermesin, diye. Çok doğru derlermiş, ben o gün bunu anladım.

İki büklüm oldum. Yere ha düştüm ha düşecem. Acılar içindeyim, kıvranıyorum ama içimde bulunduğum tuhaf durumdan dolayı, civardan da yardım isteyemiyorum. Kime ne diyeceğim ki? Yetişin dostlar oram yanıyor mu? Yoksa elin duvarına adımı yazarak işediğimi mi? Hele bir de adam fanatik bir rakip takım taraftarı çıkarsa? Gören olursa yardım etmek bir yana, bir de popoya sopa atar.  Bari arka taraf sağlam kalsın.

Bir şekilde maça gittim, ama yüzüm çok feci sirke satıyor. Acılar içindeyim. Hatta bazen iki damla gözyaşına engel olamıyorum. Güç bela, stada girdim, tribünlerdeki yerimi buldum. Maç başlayalı 5 dakika olmuştu, herkes maça konsantreydi ve bizim takım başlama düdüğüyle birlikte dalga dalga rakibi yokluyordu. Tam da bizimkilere 'merhaba' diyordum ki, golü attık.

Herkeste bir sevinç, sarılışmalar, "gol amk" diye bağırmalar. Hatta çok fanatik bir arkadaş, sevinçten gözyaşı dökmeye başladı.

"Abi ne ballı geldin sen ya" dedi bana dönerek. "Tam geldin golü çaktık."

Durdu. Yüzüme dikkatlice baktı. Hızla sarıldı.

"İşte benim Yiğit'im bu. Helal be çocuk sana" diye bağırdı.

Bir kolunu sıkıca benim vücuduma sardı. Sonra diğer elemanlara dönüp;

"Bakın işte, görün" dedi parmaklarıyla ikimizin de yüzünü işaret ederek. "Mutluluk gözyaşı bunlar. Oğlum Vedat, çek bakayım ikimizi. Hemen Face'e ekle.  İlk golden sonra gelen sevinç gözyaşları diyerek tag'la" dedi.

Böylece, o günün hatırası olan gözyaşlarım bir face anısı olarak internetteki yerini aldı. O gün, 5-0 yendik ve ben her golden sonra salya sümük ağlayarak içimdeki tüm acıyı o stada bıraktım.

İşte o gün içtiğim sigara, hayatımdaki son sigaraydı. Bir daha da elimi sürmedim. Sağlıklı bir hayata 'merhaba' dedim.

Atalarımız güzel demiş, bir nusubet bin nasihatten evladır, diye.

2 yorum:

  1. altıma sıştım gülmekten.

    YanıtlaSil
  2. sigara bırakma hikayelerini ararken denk geldim buraya ve hala okuyorum..Sigarayı unuttum :))

    YanıtlaSil